Gibraltar Son Forum Mesajları

Adresteki bedava programı kullanabilirsiniz.

http://sourceforge.net/projects/ssbumpgenerator/

Fotoğraf makinasının ürettiği bir fotoğrafsa exif bilgileri çok şey anlatacaktır. Aşağıdaki wikipedia adresinden exif hakkında bilgi edinebilirsin.

http://en.wikipedia.org/wiki/Exchangeable_image_file_format

Bu konuyla ilintili profesyonel destek arıyorsan özel mesajla bana ulaşabilirsin.

Sıkıştırma tekniği ve sıkıştırılmaya çalışılan verinin türü sıkıştırma oranında önemli etkenlerdir. Ses, video, ascii text, binary dosyaların sıkıştırılma teknikleri birbirinden farklıdır.

Sıkıştırma teknikleri oldukça eskidir, küçük sürüm farklarından devasal sıkıştırma farkları oluşmaz.

Daha iyi sıkıştırma oranları isterseniz genel sıkıştırma algoritması LZMA`yı tavsiye edebilirim. 7-zip.org adresinden ücretsiz yazılımı indirip kurabilirsiniz.

"Önce Google'da ara", çoğu zaman doğru bir yönlendirmedir.

Daha evvelki bir zamanda güzelce cevaplanmış bir soruyu Google'dan arayıp bulmak, o soruyu tekrar sorup beklemekten iyidir. Elbette amaç soru-cevap esnasında sohbet etmek değilse.

Bu konu başlığındaki sorunun cevabı dahi internette mevcut:
http://www.belgeler.org/howto/smart-questions-intro.html

Bağlantıyı alıntıyla özetlemek gerekirse:

E-posta ile bir haber grubuna, bir posta listesine, bir İnternet sitesindeki foruma teknik bir soru sormadan önce, şunları yapın:

1- İnterneti arayarak bir cevap bulmaya çalışın.
2- Kılavuzları okuyarak bir cevap bulmaya çalışın.
3- SSS'leri (Sık Sorulan Sorular) okuyarak bir cevap bulmaya çalışın.
4- Araştırarak ve deneyerek bir cevap bulmaya çalışın.
5- Yetenekli ve deneyimli bir arkadaşınıza sorarak bir cevap bulmaya çalışın.
6- Şayet bir yazılımcı iseniz, uygulamanın kaynak kodlarını okuyarak bir cevap bulmaya çalışın.

Sorunuzu sorarken, yukarıda sayılanları yaptığınızı belirtin. Böylece sizin tembel teneke olmadığınız ve insanların zamanlarını boşa harcamayacağınız anlaşılsın ...

Her ürünün kendine özgü nitelikleri nedeniyle farklı değerlendirilmesi gerekir. Bu, en basitinden benzer web sayfası tasarımları arasında bile dikkate alınması gereken bir konu. En azından gerçekten profesyonel üretim yaptığını söyleyen insanlar bunun bu şekilde yürümesi gerektiğini, uzun vadede bunun hem müşteri hem de kendi çıkarına olacağını iyi bilir.

İşi enine boyuna değerlendirmedeki temel amaç iki yönlü olarak -müşteri/üretici- işleri kolaylaştırmak olmalıdır. Aksi halde, işin kendisiyle alakası olmayan onlarca teferruatla uğraşmak temel amaç olan üretimi zorlaştırır. Hani şu kazan-kazan formülünün gerçekleşmesini sağlayabilmek için "dürüst" tutum sergilemek ve gerçekçi fiyatlandırma ortaya koyabilmek çok önemlidir. Nihayetinde müşterinin kendisi de potansiyel bir satıcıdır ve kârını artırabilmek için gerçek harcama değerlerini, maliyetleri bilmek isteyecektir. Siz projenin tüm maliyetini hesaplar, bunu da bir güzel belgeler ve müşterinize sunarsanız, müşteriniz de kendi "müşterisi" ile arasında nasıl bir bağ kurması gerektiği hakkında fikir sahibi olur. Müşterinizin müşterisi kavramını daha iyi anlamak için; bir otobüs firmasıyla yolcuları arasında bağı düşünebilirsiniz:

Şehirlerarası otobüs firmaları için özel araçlar üreten bir otomotiv şirketi olduğunuzu düşünün. Aracın ne kadar yaktığı, güvenlik tedbirleri ve konforu hakkında yanıltıcı olursanız, dolaylı olarak o araçla yolcu taşıyacak firmaların müşterilerini de yanıltmış olursunuz. Bu tepeden aşağıya doğru bir reaksiyona sebep olur ve son olarak yine siz etkilenirsiniz. Müşteri memnuniyeti...

Burada temel olarak; fiyatlamanın gerçekçiliğinin, belgeye dayandırılarak gerçek piyasa değerleriyle ölçülebilir kılınabilmesinin önemini tekrar vurgulamak isterim. Bu şekilde yapıldığında, işi iyi değerlendirebilecek mentaliteye sahip bir müşteri asla kandırıldığını düşünmez, zira satın aldığı şeyin ne kadar ettiği konusunda fikir edinebileceği verileri siz çoktan sunmuşsunuzdur. Onun tek yapması gereken eldeki sayılarla kendi bütçesini, kâr/zarar hesabını yapmaktır. Verileri iyi çözümlemek...

Üretim maliyetlerinin hesaplanması işi, nihai ürünü oluşturan temel üretim materyalleriyle, ürünü geliştiren emek sahiplerinin nitelikleriyle doğrudan ilgilidir.

Örneğin; HTML, CSS, Javascript, PHP, MySQL kullanan bir yapının değerlemesi ile PHP yerine ASP.NET, MySQL yerine Microsoft SQL Server kullanan bir yapının değerlemesi farklı olmalıdır. Bu farkın, satıcı tarafından müşteriye dürüstçe sunulması işi yapan işletmenin ömrünü uzatır.

Size apaçık veri sunamayan satıcı ile çalışmayın. Zira işin sonunda kalitesiz ürüne fazla para verecek ve aldığınız kalitesiz ürünü daha pahalı satmak gibi bir açmaza gireceksiniz.

Neden dağıldılar emin değilim, sahnedeki nesnelerin kompozisyonunu bilmiyorum.

Orgin'i herhangi bir nesnenin tam ortasına yerleştirmek için sahnedeki "3D Cursor" denen aracı da kullanabilirsin.

Ancak anladığım kadarıyla Blender'i yeni kullanmaya başladığın için bunları tek tek buradan anlatmanın bir anlamı yok. YouTube'dan "Blender Guru", "Blender Bob", "Creative Shrimp" gibi kimselerin başlangıç videolarını seyretmeni tavsiye ederim.

Nesnenin origin'i orada da ondan.

Nesneye sağ tıklayıp "Set Origin" menüsünden "Origin to Geometry" yaparsan origin nesnenin merkezine gelir.

Satın alındıktan sonra başka birine transfer edilebilme özgürlüğü tanıyan lisans sözleşmesi bilmiyorum. Ki OTOY da kendi EULA'sının "OTOY Licenses to Customer" başlığının ilk maddesinde lisansın devredilemeyeceğini açıkça belirtmiş.

Bu durumda senin lisanslı yazılımını satın almak beni lisanslı yapmıyor. Sadece OTOY durumun farkına varmadığı sürece güncellemeleri almaya devam edebileceğim farklı bir "korsan" tipine iştirak etmiş oluyorum. Üstelik çok da para vermiş olduğum halde.

Bunu yapmak yerine neden crackli sürümü bedava indirip güncellemeleri iki hafta sonra alacağım bir yöntemi tercih etmek yerine senin lisansını satın alayım.

Hiçbir anlamı yok.

Sorun üyelerde değil, üye profili hep bu şekildeydi.
Hatta geçmişte öyle zamanlar oldu ki, çarpık düşünceli bazı üyeler forumları "porno" fotoğraflarla sabote etmeye bile kalktı. Yeni gelen üyelerin "bu kutudan nasıl şapel yaparım" ya da "şu programı nasıl kreklerim" benzeri şeyleri dediğini de çok iyi hatırlıyorum. Yani durum, "bir zamanlar beyoğlu sokaklarında kravatsız erkek, şapkasız kadın olmazdı, hey gidi günler..." benzeri bir durum değil.

Evet bir milat gerekiyor. Ama bu miladı yapması gerekenler üyeler değil. Sistemin ve sistemi işleten anlayışın bir milat belirleyip şimdiden çalışmaya ihtiyacı var.

Forum sisteminin şu anki teknik yeterliliğinden görünümüne, forumda hizmetli arkadaşların üyelere ve konulara yaklaşımından ders sistemine kadar, bir çok şey yeniden yorumlanmalı.

Bence TR3D, demokratik bir anlayışla yönetilir, forum, portal ve galeri sistemini gelişmiş kurumsal ya da açık kaynak yazılımlarla yenilerse sorunların büyük çoğunluğunü da ortadan kaldırabilir.

Elbette burada benim önemsediğim en önemli nokta, sistemi idare edenlerin "sizin yerinize her şeyin iyisini biz biliriz" düşüncesinden "insanların istekleri doğrultusunda hareket edelim" düşüncesine evrilmesidir.

Bir moderatör arkadaş, açılmış bir konunun gidişini beğenmediği için ya da yalnızca "bana göre yanlış" diye düşündüğünüden, konuyu kilitlememeli ya da ortadan kaldırmamalı. Demokrasi dediğimde, kişilerin sınırsız inisiyatifinden çok, yönetimde de fikir birliği ile hareket etmekten bahsediyorum. Bir konunun kaldırılması için elbette üye oylaması yapılacak değil ya da demokrasinin engin bürokrasisinde yoğrulmaya da gerek yok. Kısaca kişilerin inisiyatif kullanmaları en aza indirilmelidir. Zira en tepeden en aşağıya kadar yönetimin üyelere davranışı, konuları ele alışı ve iyileştirme yöntemleri fecaat.

Site bir kişinin hayali, çabası, zaman ve para harcaması ile bu duruma gelmişse bile eninde sonunda kurumsallaşmalıdır. Ya da sitenin tek başına sahibi konumundaki insan yetkilerinin büyük bir bölümünü paylaşmalı ve üst yönetimde de demokratikleşmeye gidilmelidir. Siteyi idare eden arkadaşın bir kaç hafta siteye uğrayamamasının sitede ne tür çalkantılara sebebiyet verdiğini düşünmenizi ve neden yetkileri paylaşmaktan bahsettiğimi anlamanızı bekliyorum. Elbette bu demokrasi anlayışı oturduğunda sitenin yaşaması için gereken emek, para ve iş gücünün de bölüşülmesi gerekiyor. Sitenin daimi geliri ya da topladığı bir bağış bulunmadığı için öncelikle bu geliri sağlayacak kaynakların temin edilmesi bence sistemi değiştirmeden önce yapılması gereken bir iştir.

Benim kim olduğum, kaç senedir siteyi takip ettiğim ya da CG endüstrisinde nerede olduğumun bir önemi yok, olmamalı da. Önemli olan insanın fikirleridir. Söylemek istediklerimi samimiyetle düşünmenizi isterim, en azından farklı fikirlerin zihninizde canlanmasına neden olabilir.

Saygıyla.

Autodesk 3d Studio Max gibi yazılımlar için üretilen render motorları için:
http://www.amazon.com/Physically-Based-Rendering-Second-Edition/dp/0123750792/ref=pd_sim_b_5

Oyun motorlarının kullandığı gerçek zamanlı grafik -render- motorları için:
http://www.amazon.com/Real-Time-Rendering-Third-Edition-Akenine-Moller/dp/1568814240/ref=pd_bxgy_b_img_y

Bu kitaplarla konuyu anlamak için akıcı olarak ingilizce okuyabilmeniz, geometri, lineer cebir, vektör ve matris işlemlerinden ciddi ölçüde anlamanız gerekiyor. "İşin matematiği nedir?" sorusunun en genel cevabı budur.

Bir prototip seviyesinde bile olmadığı gelişime açık hiç bir özelliğinin olmamasından, klişeleri bile doğru düzgün sağlayamamasından anlaşılıyor.

Ne yeni bir özellik ortaya koyuyor ne de grafik, oynanış veya ses bakımından vasatı yakalıyor.

Aşağıdaki bağlantıda yine Unity ile yapılmış bir gerçek zamanlı oyun taslağı var. Üstelik üreten kişi kaynakları da beraberinde vermiş, bir göz gezdirin isterseniz.

http://www.oyungelistirici.org/phpBB3/viewtopic.php?f=5&t=10292

Unity`nin bedava sürümü gerçekten bedava, çok platformlu, güncel, daha hafif ve yaygın kullanımda.

Üstelik Unity ile para kazanmak isterseniz diğerlerine göre çok makul koşullar sunduğunu da görebilirsiniz.

"Programlama bilmeden de bir "oyun yapan" olabilirsiniz."
Ancak bunun için size oyunu programlayacak biri her halükarda gerekli. Zira ürününüzde bir mantıksal süreç işleyecekse birileri onu programlamalı.

Yukarıdakini söylerken sizin işin model oluşturmak, grafik çizmek, sesleri düzenlemek gibi işlerle uğraşabileceğinizi ve yine "oyun yapan" olabileceğinizi söylüyorum aslında. Ve gerçekten yaratıcıysanız dediğim gibi bu bence programcı olmaktan daha yeğdir.

Yapacağınız işin boyutları malesef işi sizin için kolaylaştırmıyor.
Tetris, Super Mario veya Angry Birds için bile çok fazla bilgiye ihtiyacınız var.

Furkan Yılmaz, bir mekan modelleyip içinde gezmek, kapı açıp kapamak, merdiven çıkmak gibi eylemler için gerçekten çok basit araçlar var (Quest3d, CopperCube)

Sercan Ağbaba, tek başına mobil uygulamalar yapabilirsin. Sanırım Unity duymuşsundur. Bedava sürümünü indirip çalışabilir, gerçekten sonuç elde edebileecğini düşündüğün bir projen varsa lisanslayıp satabilirsin.

Ancak dediğim gibi arkadaşlar ciddiyseniz şu programlama işini biri sizin için yapmalı...

Oyun yapım süreci çok karmaşık ve zordur. Üstelik gerçekten ciddi tecrübe gerektirir. Farklı alanlarda yeterli tecrübeniz ve bilginiz varsa ve bunu kanıtlayabiliyorsanız oyun yapımı ekiplerine katılmanız en doğrusu.

Kanıtlamak derken, daha önce yaptığınız bireysel çalışmalardan, başlayıp bitirdiğiniz projelerden, takım çalışmalarından falan bahsediyorum elbette. Ciddi oyun yapımı takımları acemilerden oluşmaz. Bu işte genelde bireysel yeteneklerini kanıtlayabilen tecrübeli insanları seçerler. Seçimler de ciddi mülakatların sonunda gerçekleşir.

Programlama bilmeden de bir "oyun yapan" olabilirsiniz. Örneğin doğru hikayeyi, doğru sanatsal içerikle sunabilen bir eser "devasal gelişmiş oyun motoru" saçmalıklarından daha fazla şey ifade eder.

Yüz binlerce dolarlık son derece gelişmiş oyun motorları var. Şimdi bir tanesini lisanslayıp alsanız, programlama dahi biliyor olsanız hayal gücünüz, sanatsal yeterliliğiniz yoksa hiç bir şey yapamazsınız. Peki tamam bir şeyler yaparsınız ama sonuç büyük ihtimalle hüsran olacaktır.

Flash oyunlarına yönelmeniz konusunda sizi anlıyorum. "Daha basit görünen bir yapı ile mini oyunlar yaratır ve yüz binlerin oynadığı oyunlar üretiriz..." gibi geliyor. Ama malesef orada da işler öyle yürümüyor.

Üstelik ülkemizde bu işin kuralı, zemini neredeyse yok gibidir. Her şey sizin bireysel çabanıza ve ciddiyetinize bakıyor.

Ben neredeyse onbeş senedir "Türk oyun yapımı sektörü" lafını duyuyorum ama bir iki zayıf deneme dışında hiç bir şey yok ne yazık ki. Bu da yukarıdaki "bireysel çaba" fikrimi doğruluyor esasında.

Okuduğunu rahatça anlayacak kadar İngilizce öğren.
Daha sonra C++ ve nesne yönelimli programlama öğren.
3d matematiği öğren. (lineer cebir, geometri, kalkülüs, vektör, matris vs.)
opengl veya directx ile temel bir oyun motoru yaz. (model yükleme, sahne organizasyonu, ışık/gölge vs.)

Bu noktadan sonra hayal gücün de yeterliyse gayet iyi işler çıkarabilirsin. Veya iyi iş çıkarabilecek insanları ölçebilirsin, insanların tecrübelerinden faydalanarak takım kurabilir ve oyun geliştirebilirsin.

Yapacağın işte ciddiyesen bu işin daha kısa bir yolu olduğunu sanmıyorum.