i can "RÜYA"

Arkadaşlar,

Hazırladığım ilk video klip bakın bakiim beğenecekmisiniz.
Kesinlikle yorumlarınızı bekliyorum.
Biraz acemilik ve apple ın düzenlediği i can yarışmasına yetiştirmek için aceleye geldi onun için yorumlarken kırıcı olmayalım [;)]

Yarışmada ilk ona giremedim diye biraz burukluk var ama yarışmayı düzenleyere çok teşekkür ediyorum [:(].
Yarışmayı geç öğrendiğimden dolayı süre kıtlığı yaşadım.
Yarışma sayesinde kendimi birçok konuda çok kısa bir sürede geliştirmek zorunda kaldım.
Yarışmayı düzenliyen apple Türkiyeye tekrar çok teşekkürler,


http://aydinbuyuktas.tripod.com/

Linki altında çizgili olarak yapamadım bi türlü siz artık copy paste yaparsınız.


Görüşmek üzere...

kardeş valla ben çok beğendm eline sağlık darısı animasyonda bizlerin başına..helal olsun tebrik ediyorum çok çok yenilerinide bekliyorz

ilk için oldukça iyi duruyor. ama çok daha ii olabilir.. anlamadığım bişey fıtık gibi elin belinden hiç inmedi. artis gibi olup biraz havaya girseydin, kendin emin bir tavır yoktu ortada. burda konu tabiki sen deilsin, konu rüya ama sende içindesin... çok daha iyilerini yapman dileğiyle...

bu arada ilk 3 ü izleme gibi bi şansımız varmı... link falan ?

Öncelikle yorumlar için teşekkürler,
Oyunculuk için ne desen haklısın bencede 10 üzerinden 0 [:)].

http://www.i-can.bilkom.com.tr/index_tr.html

2004 ilk on dene bölümden görebilirsin ama henüz koymamışlar galiba ben açamadım.

Çalışma çok hoşuma gitti doğrusu... Özellikle ilk deneme olması çok önemli... Eline sağlık Aydın.

i-Can´de vatandaşların aradığı sadece bi kriter var, o da sinema dilini kullanabiliyor musun? Yani sen bu işte umut vaadediyor musun? Senin çalışma güzeldi, konu da hiç de fena diildi hani, ama konunun anlatımı zayıftı, yani yönetmenin notu da düşüktü :)

Ayrıca yarışmaya 1000 küsür çalışmanın katıldığını ve jürinin de teker teker bunları izlediğini düşünürsek, onların ilgisini çekecek iyi bir konu yakalamak önemli. Yani yaratıcılık "konu-fikir" bazında oldukça ön plana çıkıyor...

Jüri üyelerinin dikkat ettiği, üzerinde durduğu bir diğer konu da çalışmaların bizden içimizden, hayatımızdan parçalardan oluşuyor olması. Mesela ben bi kenarda döktüreyim, Mars´a Türk Bayrağı dikeyim, koloni kurayım, diğer kenarda bakkal Süleyman amca´nın bir günlük sıkıntısını anlatayım (bakkal amcayı aşağılamıyorum ona göre, çekimin tekniğin kolaylığı bakımından karşılaştırıyorum) Jüri´nin seçeceği şey bakkal amca olacaktır. Fikrin orjinalliği çok önemli. Sıradan bir şeyi olağanüstü gibi sunmak, ilgi çekici kılmak önemli...

Kısa filmde vurucu olan finalidir yaklaşımı bu anlamda ön plana çıkıyor. Kurguya cidden dikkat etmek gerekli. Kısa metrajda zaten vurucu olan imgeleri kurgu sayesinde ön plana çıkartabilirsin. Herşeyin başa döndüğü, dejavu hissi yaratmayı amaçlayan, yaşananlar aslında gerçek değilmiş meğer gibi yaklaşımlar bu yarışmaya sunulan çalışmalar arasında en büyük dilime sahip çalışmalar. O yüzden bu tarz tam anlamıyla "Klişe" olmuş durumda. İzleyici ve eleştirmenler de klişelerden pek hoşlanmaz. Bir örnek olsun diye anlatayım, çok etkilendiğim bi kısa filmdi, adını hatırlamıyorum, ödüllü bi filmdi. Konu savaş;

Yarı harabe bir köy görünüyor, dumarlar tütmekte ve bir köşede bir klube var. Klubenin önünde tek başına bir kız çocuğu zıpladığı seçilebiliyor. Söylediği oyun şarkısı duyulabiliyor... Gökyüzünde bir kaç savaş uçağı beliriyor, yeri göğü inletip gidiyor...

Kız çok neşeli görünüyor. Yerde sek sek çizgileri görünüyor, kız sek sek oynuyor. Kız tek ayağı üstünde zıplaya zıplaya taşı bir o tarafa bir bu tarafa oynatıyor.

Ev görünüyor, bir kadın dışarı çıkıyor ve sesleniyor : "Bitanem gel, yemek hazır!". Kız duvara yasladığı bir sopayı alıyor ve sek sek oynaya oynaya eve doğru gidiyor... ilk defa bütün vücudu görünüyor. Kızın bir bacağı yok!!

İşte uzun uzadıya anlatmaya çalıştığım şey, izleyiciyi şok eden bir kurgunun, bir fikrin oluşabilmesi. Yönetmen son sahneye dek, kızın tek bacaklı olduğunu izleyiciye hissettirmiyor. Çok doğal, çok tatlı bir hava veriyor ve en sonunda tetiği çekip izleyiciyi beyninden vuruyor.

Konuya bakış açısını ve kurguyu enine boyuna tasarlamak gerekiyor... Bu kadar zırvaladım, sinemacı arkadaşlar "sen sus j-joey, mühendis adam ne anlar sinemadan, sanattan" diye çıkışabilirler ama söylediklerimin yanlış olduğunu söyleyeceklerini sanmam :) Bu arada o kadar zırvalama sadece sinema için geçerli diil animasyon için de geçerli, gerçi zaten animasyonda sinemadır...

Şöyle geçmişe bakınca bundan 3 önceki i-Can´e katılmıştım bir bilimkurgu ile. Adı "Tuskatsu" idi, direk falso ismin filmle alakası yok :))) Senaryo iyi gibiydi. Oyuncular rezaletti, o rezillerden biri de bendim :))) Neyse lafı uzatmayım, ortaya rezalet ötesi bir film çıkmıştı. Utancımdan bir kaç ay sonra silmiştim filmi. Şimdi yana yana arkadaşlardan bulmaya çalışıyorum bi kopyasını :))) O zamandan bu zamana çok şey değişti, işin eğitimini felan aldık, okuduk... Ama sonra hiç film olayına girişmedik, motivasyonsuzluk, tembellik, talihsizlikler, anlaşmazlıklar, zamansızlık... Mesela bu sene biz de katılmayı düşünüyorduk bu sene ama yine tatsız olaylar vs yüzünden moraller düştü hiç bir şey yapmadık...

Bu arada bu sene ödüller de önceki senelere göre çok komik duruyordu. Seneye bakalım neler olacak...

Herkese kolay gelsin diyelim...

vay be amma uzun yazmışım şimdi farkettim, okumayı düşünen arkadaşlara kolay gelsin diyelim :)))

Can,
Beğendiğine çok sevindim.
Jürinin değerlendirme kriterleri hakkında söylediklerine geçen sene ve bu sene elemeleri geçen filmlere bakınca bende katılmıyor değilim. Konu açısından benimkinde öyle verdiğin örnekteki gibi şok eden bi durum yok o açıdan seçilmediği için çok bozulmuyorum [:(]. ben sadece kendimi zorlayıp neler yapabileceğimi görmek istemiştim. birazda görsel olarak hoş olsun demiştim ama zaman nedeniyle tam istediğim gibi olmadı.

Üzülecek birşey yok, altı üstü bi Mac vereceklerdi o kadar :) Bi de adını duyuracaklardı... :)))

Olsun bence bu çalışmalar çok değerli çünkü endüstrilerdekinden öte biz bu tür çalışmalarda kendimizden birşeyler ortaya koyuyor çırpınıyoruz. Amacımız, eğlenmek ve kendimizi geliştirmek, daha iyi bi yere gelmek...

Ne güzel ki içimzde süreki yeni şeyler ortaya koyabilecek, kendini yenileyen veya yenilemeye çalışan bir birikim var... önemli olan da bu zaten...

Ben derim ki bu projeyi sırf kendin için baştan ele al çok daha iyisini çıkar... Kendi projemiz üzerinde çalışırken iyi olup olmadığı konusunda hiç bir zaman negatif yaklaşamıyoruz yorumlarken, o yüzden proje bitmeden mutlaka başkalarına göstermek ve iyi eleştirmenlerin yorumlarını dikkate almak gerekiyor. Bu can sıkıcı hataları sunum öncesinde engelliyor...

Sanırım ne anlatmaya çalıştığımı anlamışsındır.

Haydin kolay gele... (amma çok kolay gele diyorum yahu!)