Oscar´lı farenin Türk çizeri (Sabah´ın haberi)

Oscar´lı farenin Türk çizeri (Sabah´ın haberi)

se_fa2002

Bugün Sabah gazetesinin pazar ekinde dikkatimi çeken bir haber, paylaşmak istedim: [:F]

[font size=2]Oscar´lı farenin Türk çizeri
Oscar ödüllü Ratatuy´un çizim ekibinde yer alan Tolga Göktekin, İstanbul´da geçen çocukluğunu, Kaliforniya´daki hayatını ve farelerle ilişkisini anlattı...[/font]


[font size=2]Garajdaki fareler[/font]
- Farelerden korkar mısınız?
- Pek sevdiğim söylenemez. Hatta Ratatuy´da çalıştığım sırada oturduğumuz evin garajında bir fare sorunu yaşamıştık. Berkeley, Amerika´nın birçok şehri gibi doğal hayatı oldukça ´zengin´ bir yer. Farelerin garajdan eve sıçramalarından çok korkuyordum. Garip bir dönemdi, evde farelerle savaşırken, işte bir farenin maceralarını anlatan Ratatuy filmi üzerine çalışıyordum. Sonuç olarak fareleri değil mutfakta, evimin garajında bile görmekten rahatsız oluyordum. Filmin de dayandığı temellerden biri, içimizdeki bu korku zaten. İnsan veya bir fare, bir işe kendisini yeterince adarsa toplumun korkusunu yenmesi gerekse bile, başarılı olabilir.

- Şu anda hangi proje üzerinde çalışıyorsunuz?
- Türkiye´de sonbaharda gösterilecek Wall-E adlı filmin görsel efektleri üzerine çalışıyorum. Yüzyıllar önce insanların terk etmiş olduğu dünyada çöp toplamakla görevli ve oldukça yalnız bir robot olan Wall-E´nin hikâyesi. Filmin bir kısmı dünyada, bir kısmı da uzayda geçiyor.

-Berkeley Üniversitesi´nde bilgisayar animasyonu alanında yüksek lisans yapmak nereden aklınıza geldi?
-Amerika´ya gelme amacım, bilgisayar grafiği üzerine yüksek öğrenim yapmaktı. Filmlerde beni en çok etkileyen efektler, bilgisayarla yapılan su, alev ve patlama gibi doğal olaylardı. Bu yüzden en çok ilgilendiğim dallardan biri, ´fiziksel bazlı bilgisayar animasyonu´ydu. Berkeley Üniversitesi´ne ilk olarak ´konuk alım´ (visiting scholar) olarak geldim. Farklı projelerde çalıştım. Kendimi fiziksel ve mekanik sistemler üzerine geliştiriyordum, fakat hâlâ tam olarak bilgisayar animasyonu ile uğraşmıyordum. Tam o sırada ilgilendiğim dalda ün yapmış olan Prof. James O´Brien, Berkeley´e geldi. Bunu fırsat bilip doktora programına girdim, kendisiyle araştırma yapmaya başladım.

EĞİTİMİM FİLMLERDEN
-Berkeley´den önceki maceranız nasıldı? Türkiye doğumlu musunuz?
-1971 senesinde İstanbul´da doğdum. Bilgisayar grafiğine olan ilgim ortaokul ve lise çağlarında, İstanbul Erkek Lisesi´nde başladı. Ailem de beni bu konuda oldukça teşvik ediyordu. O kadar ki, biraz da diretmem sonucu, bana zamanında özellikle grafik konusunda oldukça güçlü bilgisayarlardan biri olan Amiga adlı bilgisayarı almışlardı. Amiga sayesinde lise yıllarında program yazarak ve bilgisayar oyunu oynayarak, bilgisayar ve bilgisayar grafiği dalında kendimi geliştirdim. Liseden mezun olduktan sonra günün birinde bilgisayar grafiği konusunda çalışmak ümidiyle 1989´da Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde üniversite hayatıma başladım. Son senelerde aldığım derslerle ve başta Dr. Ergun Akleman olmak üzere, Dr. Işıl Bozma ve Dr. Aytül Ercil gibi bu konuyla ilgili profesörlerin de teşvikiyle bilgisayar grafiği dalının akademik yanıyla da ilgilenmeye başladım. O sıralarda bu konuda en gelişmiş üniversiteler Amerika´daydı. İlk aşamada 1995´de burslu olarak Florida Üniversitesi´nde bilgisayar simülasyonları üzerine araştırma yapmak üzere mastır programına başladım. Daha sonra 1997 senesinde Berkeley´e geldim.

-Küçükken Roger Rabbit gibi animasyon filmlerine ilgi duyar mıydınız?
-Evet oldukça! Bilgisayar grafiği ve animasyonuna olan ilgimi büyük ölçüde küçüklüğümden beri süregelen film ve bilgisayar oyunu aşkıma borçluyum. Özellikle Güzel ve Çirkin, Aladdin ve Aslan Kral gibi animasyon filmlerinin yanı sıra Tron, The Abyss, Terminator 2 ve Jurassic Park gibi görsel efekt yanı ağır basan live action filmlere de ilgim büyüktü. Bu filmlerde beni en çok etkileyen, "Nasıl yaptılar acaba?" diye düşündüren sahnelerin birçoğu bilgisayar grafiği sayesinde yapılıyordu. Örneğin Güzel ve Çirkin´in sonundaki dans sahnesi, Aslan Kral´daki antilop sürüsünün koşuşması, Abyss filmindeki su yaratığı ve Terminator 2 filmindeki robotun şekilden şekile geçişi çeşitli bilgisayar teknikleri ile geliştirilmiştir. Pixar ve PDI´ın Oyuncak Hikayesi ve Antz gibi filmlerle öncülüğünü yaptığı, tamamen bilgisayarlarla üretilen filmler ile bu iki dünya birleşti. Animasyon filmleri olmalarına rağmen bu gibi filmlerde gün geçtikçe daha gerçekçi ve kompleks efektler yer almaya başladı. Bu yüzden beni en çok etkileyen filmler bilgisayar animasyonu ile gerçekleştirilenler olmuştur. Dolayısıyla içimde oldum olası Pixar gibi bir şirkette çalışma hevesi vardı.

KADROLU OLDU
-Berkeley´den Pixar´a geçiş nasıl oldu?
-Berkeley´deki araştırma konum aynı anda hem sıvı hem de elastik özellikler gösteren maddelerin animasyonunu yapmaktı. Teknik adı ´viskoelastik sıvılar´ olan bu maddelerin en belli başlı örnekleri ise mutfaklarımızda kullandığımız hamur, yumurta, mayonez, çeşitli soslar ve bunun gibi yiyecekler. Yiyecek dışında örnek vermek gerekirse şampuan, kil, macun ve jelatini sayabilirim. Tam kendime akademik bir kariyer çizerken, Pixar´ın son projesinin yemek üzerine bir film olduğunu öğrendim ve Pixar´da çalışma hevesim birden güçlendi. Hem Pixar´da çalışacaktım hem de araştırmamı uygulayabilecektim. Bunun üzerine bir yaz staj yapmak için Pixar´a başvurmaya karar verdim. O sıralar eski arkadaşım Erdem Taylan, Pixar´da çalışıyordu. Onun sayesinde Ratatuy´un görsel efekt müdürü olan Apurva Shah ile tanıştım. Kendisiyle yaptığım konuşma sonucu 2005 yılında staja alındım. Bir yazlık staj bir senelik staja döndü. Burda çalışmak ve Pixar´daki çim futbol sahası o kadar hoşuma gitmişti ki, 2006´da kadrolu olarak burada çalışmaya başladım.

Gazete sayfası:
[img]http://xs226.xs.to/xs226/08140/oscarl120.jpg[/img]

2008-04-06 13:38:42